Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol
Sepetim
Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi
%15 
225,00 TL
191,25 TL

Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi

%15 
225,00 TL
191,25 TL
%15 
225,00 TL
191,25 TL
Kazancınız:33,75

Tükendi

Gelince Haber Ver
Kitap Açıklaması

Sevince Bayrak ve Oral Göktaş'ın Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu projeleri kapsamında hazırlanan Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi adlı kitabı İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve YEM Yayın işbirliğiyle yayımlandı.
20 Mayıs26 Kasım 2023 tarihleri arasında düzenlenen Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi'nde yer alan ve koordinasyonunu İKSV'nin üstlendiği Türkiye Pavyonu'nun küratörleri Sevince Bayrak ve Oral Göktaş Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi'nde mimarlığın odağını âtıl yapıların yeniden kullanımına doğru kaydırarak mimarlığa taze bir bakış açısı getiriyor.
Sevince Bayrak ve Oral Göktaş okuyucuları "Farklı işlevlere sahip âtıl yapılar yıkılmak yerine 'geleceğin laboratuvarı' olmak üzere dönüştürülebilir mi? Yeni bir mimarlık anlayışı yapıların insanları bir arada tutan konteynerler olarak görülmesini sağlayabilir mi? Mimarlık âtıl yapıların hikâyelerine kulak verebilir mi?" gibi sorular üzerinde düşünmeye davet ediyor.
"Biz mimarlar güzellik ve işlevselliğe dair kalıplarımızdan vazgeçmeyi kabullenebilecek miyiz? Mevcut yapıları yıkıp yenilerini tasarlamaktansa var olanla birleşebilecek tasarımlar yapmaya hazır mıyız?" diye soran Bayrak ve Göktaş'ın projeye ilişkin görüşleri şöyle özetlenebilir:
"..... Elizabeth Fisher 1979 yılında Evrimin Çuval Teorisi'ni yazdığında insanlığa ait ilk araç gereçlerden birinin av aletleri değil de bir çuval olabileceğini söylemişti. İlk insanların bitki bazlı beslendiği dönemlerde öncelikle ihtiyaç duydukları nesne topladıkları yiyecekleri koymak için bir sepet kap ya da çuval olmalıydı. Ancak bir mağaranın duvarına çizmek için mızrağıyla mamut avlayan bir adam çuvalla yiyecek taşıyanlardan çok daha çekici bir sahneydi.
Fisher'ın teorisi sadece insanlığın hikâyesini başka bir perspektiften yeniden anlatmakla kalmaz kültürel üretimle ilgili kendinden sonra gelecek teorilerin de önünü açar. İster kurgu için ister mimarlık için yazılmış olsun çuval teorileri mağara duvarlarından modern kentlere bize miras kalan tüm imgeleri sorgulamayı ve bu imgelerin değişimine hazır olmayı gerektirir. Bu imgelerin değişmesiyle yapma biçimlerimiz de değişecektir...
Ursula K. Le Guin Fisher'ın teorisini kurguya uyarlar ve kahraman olmayan sıradan karakterlerin hayatı bütün iniş çıkışlarıyla yaşadığı sürükleyici hikâyeler anlatmayı başarır. Teoriyi Le Guin'in getirdiği noktadan alıp içinde bulunduğumuz krizler çağında temelden bir değişime ihtiyaç duyan mimarlığa uyarladığımızda ise karşımıza şu soru çıkar: Mimarlar olarak miras edindiğimiz imgeleri yeniden düşünmeye güzellik ve işlevsellikle ilgili katılaşmış algılarımızda köklü bir değişime hazır mıyız? Bu dönüşüme Kahraman yapılar yerine kıyıda köşede kalmış terk edilmiş yapıların öykülerini dinleyerek başlasak nasıl olurdu? Çuval teorisini mimarlığa uyarlamak bizi tutan koruyan iyi hissettiren mekânlara temelde neden ihtiyacımız olduğunu ve onları nasıl inşa ettiğimizi hatırlatır. Mimarlığın Çuval Teorisi mevcut olanı anlamak ve dönüştürmekle ilgilidir. Sahnede yer alan insan ya da insan olmayan maddesel ya da soyut her şey bu teoriye konu olabilir...
..... Bir bina yapmaya başlamak için gerekli ilk eylemler kazmak hafriyat yapmak ya da boşaltmak değil de dinlemek eşlik etmek doldurmak birleşmek konuşmak ve mevcuttan öğrenmek olsaydı nasıl olurdu? Yapının kendisi yeni temelleri ve hikâyeleri içine alacak bir çuval olabilir mi?
Tam da gerçek macera başlayacakken düğün sahnesiyle sona eren filmler gibi yapıların hikâyesi de genellikle inşaat bittiğinde insanlar içine yerleşmeden önce sona erer. Binaların mimari özelliklerini anlatan fotoğrafların çoğu zaman insansız olması bir tesadüf değildir. Son yıllarda binaların kullanılmaya başladıktan sonraki yaşamlarını konu edinen araştırmalar artsa da yeni bitmiş binalar ve onların insansız hikâyeleri anaakım tasarım medyasında halen daha çok yer buluyor. İnsan olsun olmasın sahnede tasarımın parçası olmayan herhangi bir nesnenin izleyicinin dikkatini dağıttığı düşünülür. Halbuki bu hayatın bir parçasıdır. Tasarladığımız binalarda yaşam biz mimarlar sahneyi terk ettikten sonra insanlar binaya yerleştiğinde başlar.
Son olarak tıpkı mimarlık sözcüğünün kökenindeki canlandırma eylemi gibi mevcut yapılarla içten bir ilişkiyi canlandırmayı öğrenmek elbette zaman alacaktır. Colomina'nın dediği gibi öğrenmek tamamen evrimle ilgilidir bir başka deyişle dönüşen ama bugünden ve geçmişten tamamen kopmayan mutasyonların oluşturduğu gen havuzuyla bağlantılıdır.
Teorimiz martıların yüzdüğü terk edilmiş bir yüzme havuzundan doğdu. Hayaletlerle diyaloğumuzun başladığı yer burası. Bu diyaloglar sadece bir havuzun dönüşümüne ilham vermekle kalmadı aynı zamanda yeni bir mimarlık teorisi kurmamızın önünü açtı. Havuz kendimizi kahramanlık hikâyesinden çekip çıkarmak ve tıpkı mağara duvarlarına işlenenler gibi miras edindiğimiz imgeleri dönüştürmek için bir başlangıç oldu.
Havuz Mimarlığın Çuval Teorisi'nin yanıt aradığı şu soruyu ortaya çıkardı: Neden güzel ya da işlevsel olmayan bir binayı yıkmamalıyız? Yanıt sorudaki 'güzel' ve 'işlevsel'i 'anlamlı' ve 'zengin kaynaklı'yla değiştirince ortaya çıkıyor. Herhangi bir bina kalıplaşmış varsayımlarımızı geride bırakıp kendisiyle diyaloğa girdiğimizde anlamlı bir kaynağa dönüşebilir.
Suyunu boşalttığımızda boş bir kaba dönüşen havuzu yıkmak yerine dönüştürdük. Geçmişten kalan mavi mozaiklerini alüminyum sarı çatı örtüsünü mimari bir üslubun göstergeleri olarak değil ancak bu mekânın bir zamanlar havuz olduğu bilgisini verebilmek için koruduk. Bu aynı zamanda kamusal bir alan olarak tasarlanmış olmasına rağmen kampüsün bir zamanlar belediye başkanlarının özel mülkü olarak kullanıldığına dair hikâyeyi de açığa çıkarıyor. Yeni tasarım hikâyenin kaybolmadan gelecek nesillere aktarılmasına aracı olabilir.
Sadece suyla dolu olduğunda çekici görünen bir yüzme havuzu gibi kamusal bir havuzun da dönüşüm fikrini gerçekleştirebilmek için insanlarla dolmaya ihtiyacı var. Bir zamanlar suyu tutan kap şimdi insanları içine alıyor bir arada tutuyor.
Mimarlığın Çuval Teorisi terk edilmiş bir yüzme havuzunun kamusal bir dinleme ve paylaşma havuzuna dönüştürülmesinden türetildi.
İnsanları içine alan bina gücü temsil eden binadan çok daha önce vardı."

Kitap Özellikleri''''''''
Barkod9786257008679
Basım Yılı2023
Cilt DurumuKarton Kapak
DilTürkçe
Ebat13 x 19
Kağıt TürüKitap Kağıdı
Sayfa Sayısı128
favorilerime ekle
Kitap Açıklaması

Sevince Bayrak ve Oral Göktaş'ın Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu projeleri kapsamında hazırlanan Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi adlı kitabı İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve YEM Yayın işbirliğiyle yayımlandı.
20 Mayıs26 Kasım 2023 tarihleri arasında düzenlenen Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi'nde yer alan ve koordinasyonunu İKSV'nin üstlendiği Türkiye Pavyonu'nun küratörleri Sevince Bayrak ve Oral Göktaş Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi'nde mimarlığın odağını âtıl yapıların yeniden kullanımına doğru kaydırarak mimarlığa taze bir bakış açısı getiriyor.
Sevince Bayrak ve Oral Göktaş okuyucuları "Farklı işlevlere sahip âtıl yapılar yıkılmak yerine 'geleceğin laboratuvarı' olmak üzere dönüştürülebilir mi? Yeni bir mimarlık anlayışı yapıların insanları bir arada tutan konteynerler olarak görülmesini sağlayabilir mi? Mimarlık âtıl yapıların hikâyelerine kulak verebilir mi?" gibi sorular üzerinde düşünmeye davet ediyor.
"Biz mimarlar güzellik ve işlevselliğe dair kalıplarımızdan vazgeçmeyi kabullenebilecek miyiz? Mevcut yapıları yıkıp yenilerini tasarlamaktansa var olanla birleşebilecek tasarımlar yapmaya hazır mıyız?" diye soran Bayrak ve Göktaş'ın projeye ilişkin görüşleri şöyle özetlenebilir:
"..... Elizabeth Fisher 1979 yılında Evrimin Çuval Teorisi'ni yazdığında insanlığa ait ilk araç gereçlerden birinin av aletleri değil de bir çuval olabileceğini söylemişti. İlk insanların bitki bazlı beslendiği dönemlerde öncelikle ihtiyaç duydukları nesne topladıkları yiyecekleri koymak için bir sepet kap ya da çuval olmalıydı. Ancak bir mağaranın duvarına çizmek için mızrağıyla mamut avlayan bir adam çuvalla yiyecek taşıyanlardan çok daha çekici bir sahneydi.
Fisher'ın teorisi sadece insanlığın hikâyesini başka bir perspektiften yeniden anlatmakla kalmaz kültürel üretimle ilgili kendinden sonra gelecek teorilerin de önünü açar. İster kurgu için ister mimarlık için yazılmış olsun çuval teorileri mağara duvarlarından modern kentlere bize miras kalan tüm imgeleri sorgulamayı ve bu imgelerin değişimine hazır olmayı gerektirir. Bu imgelerin değişmesiyle yapma biçimlerimiz de değişecektir...
Ursula K. Le Guin Fisher'ın teorisini kurguya uyarlar ve kahraman olmayan sıradan karakterlerin hayatı bütün iniş çıkışlarıyla yaşadığı sürükleyici hikâyeler anlatmayı başarır. Teoriyi Le Guin'in getirdiği noktadan alıp içinde bulunduğumuz krizler çağında temelden bir değişime ihtiyaç duyan mimarlığa uyarladığımızda ise karşımıza şu soru çıkar: Mimarlar olarak miras edindiğimiz imgeleri yeniden düşünmeye güzellik ve işlevsellikle ilgili katılaşmış algılarımızda köklü bir değişime hazır mıyız? Bu dönüşüme Kahraman yapılar yerine kıyıda köşede kalmış terk edilmiş yapıların öykülerini dinleyerek başlasak nasıl olurdu? Çuval teorisini mimarlığa uyarlamak bizi tutan koruyan iyi hissettiren mekânlara temelde neden ihtiyacımız olduğunu ve onları nasıl inşa ettiğimizi hatırlatır. Mimarlığın Çuval Teorisi mevcut olanı anlamak ve dönüştürmekle ilgilidir. Sahnede yer alan insan ya da insan olmayan maddesel ya da soyut her şey bu teoriye konu olabilir...
..... Bir bina yapmaya başlamak için gerekli ilk eylemler kazmak hafriyat yapmak ya da boşaltmak değil de dinlemek eşlik etmek doldurmak birleşmek konuşmak ve mevcuttan öğrenmek olsaydı nasıl olurdu? Yapının kendisi yeni temelleri ve hikâyeleri içine alacak bir çuval olabilir mi?
Tam da gerçek macera başlayacakken düğün sahnesiyle sona eren filmler gibi yapıların hikâyesi de genellikle inşaat bittiğinde insanlar içine yerleşmeden önce sona erer. Binaların mimari özelliklerini anlatan fotoğrafların çoğu zaman insansız olması bir tesadüf değildir. Son yıllarda binaların kullanılmaya başladıktan sonraki yaşamlarını konu edinen araştırmalar artsa da yeni bitmiş binalar ve onların insansız hikâyeleri anaakım tasarım medyasında halen daha çok yer buluyor. İnsan olsun olmasın sahnede tasarımın parçası olmayan herhangi bir nesnenin izleyicinin dikkatini dağıttığı düşünülür. Halbuki bu hayatın bir parçasıdır. Tasarladığımız binalarda yaşam biz mimarlar sahneyi terk ettikten sonra insanlar binaya yerleştiğinde başlar.
Son olarak tıpkı mimarlık sözcüğünün kökenindeki canlandırma eylemi gibi mevcut yapılarla içten bir ilişkiyi canlandırmayı öğrenmek elbette zaman alacaktır. Colomina'nın dediği gibi öğrenmek tamamen evrimle ilgilidir bir başka deyişle dönüşen ama bugünden ve geçmişten tamamen kopmayan mutasyonların oluşturduğu gen havuzuyla bağlantılıdır.
Teorimiz martıların yüzdüğü terk edilmiş bir yüzme havuzundan doğdu. Hayaletlerle diyaloğumuzun başladığı yer burası. Bu diyaloglar sadece bir havuzun dönüşümüne ilham vermekle kalmadı aynı zamanda yeni bir mimarlık teorisi kurmamızın önünü açtı. Havuz kendimizi kahramanlık hikâyesinden çekip çıkarmak ve tıpkı mağara duvarlarına işlenenler gibi miras edindiğimiz imgeleri dönüştürmek için bir başlangıç oldu.
Havuz Mimarlığın Çuval Teorisi'nin yanıt aradığı şu soruyu ortaya çıkardı: Neden güzel ya da işlevsel olmayan bir binayı yıkmamalıyız? Yanıt sorudaki 'güzel' ve 'işlevsel'i 'anlamlı' ve 'zengin kaynaklı'yla değiştirince ortaya çıkıyor. Herhangi bir bina kalıplaşmış varsayımlarımızı geride bırakıp kendisiyle diyaloğa girdiğimizde anlamlı bir kaynağa dönüşebilir.
Suyunu boşalttığımızda boş bir kaba dönüşen havuzu yıkmak yerine dönüştürdük. Geçmişten kalan mavi mozaiklerini alüminyum sarı çatı örtüsünü mimari bir üslubun göstergeleri olarak değil ancak bu mekânın bir zamanlar havuz olduğu bilgisini verebilmek için koruduk. Bu aynı zamanda kamusal bir alan olarak tasarlanmış olmasına rağmen kampüsün bir zamanlar belediye başkanlarının özel mülkü olarak kullanıldığına dair hikâyeyi de açığa çıkarıyor. Yeni tasarım hikâyenin kaybolmadan gelecek nesillere aktarılmasına aracı olabilir.
Sadece suyla dolu olduğunda çekici görünen bir yüzme havuzu gibi kamusal bir havuzun da dönüşüm fikrini gerçekleştirebilmek için insanlarla dolmaya ihtiyacı var. Bir zamanlar suyu tutan kap şimdi insanları içine alıyor bir arada tutuyor.
Mimarlığın Çuval Teorisi terk edilmiş bir yüzme havuzunun kamusal bir dinleme ve paylaşma havuzuna dönüştürülmesinden türetildi.
İnsanları içine alan bina gücü temsil eden binadan çok daha önce vardı."

Kitap Özellikleri''''''''
Barkod9786257008679
Basım Yılı2023
Cilt DurumuKarton Kapak
DilTürkçe
Ebat13 x 19
Kağıt TürüKitap Kağıdı
Sayfa Sayısı128
Çok Satanlarda Kampanya
Kitabu Afatil Lisan Dilin Afetleri Dil Belası
%50
160,00 TL
80,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Yaşamak
%50
160,00 TL
80,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Dirilt Kalbini
%40
190,00 TL
114,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Galip Bergusi Seti 3 Kitap
%34
575,00 TL
379,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Zamanın Kıymeti (Pratik Baskı)
%25
140,00 TL
105,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Gerçek Tıp
%30
280,00 TL
196,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Algı Yönetimi ve Manipülasyon
%38
290,00 TL
179,80 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Benzer Ürünler
Genel Zooloji Ders Kitabı
%14
265,00 TL
227,90 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Peyzaj Planlama
%16
500,00 TL
420,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Yemeklik Yağ Teknolojisi
%2
350,00 TL
343,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Rekreasyon Alanlarında Sulama
%14
210,00 TL
180,60 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Bitki Fizyolojisi / Ahmet Onay
%14
225,00 TL
193,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Mühendislik Matematiği
%2
410,00 TL
401,80 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Tarım Makinaları Esasları
%14
245,00 TL
210,70 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Sosyoloji ve Din Açısından Cemaatler
%38
145,00 TL
89,90 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Toplum - Bilim
%10
155,00 TL
139,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.