Tükendi
Gelince Haber VerAnadolu Alevisi kendini yaratan "toplumsal gereksinmenin" dışına taşınarak kimliğinin ipuçlarını İslamın özkaynaklarında aramaz. Tam tersine toplumsal bilincin yerine yerleşen köktendinci "ilahi ideolojiyi"; bu ideolojinin "yere indirilmesiyle" nesnelleşen "kul kimliğini"; nesnelleşen kul kimliğinin siyasallaşmasıyla iktidara uzanmaya çalışan "teokratik kolektif kimliği" kırmak; demokrasi ve laikliği kurmak için İslamın özkaynaklarını "bâtıni" bir sorgulamaya "yatırır".Bir aydın her türlü idealizmle hesaplaşmış olmanın aydınlığında durarak; Buyruk gibi "tasavvufla" kutsanmış bir yapıtı "kirli" görmek hakkına sahip değildir. Daha doğrusu böylesi bir yaklaşım içerisine girmek güçsüzlüğün birikim eksikliğinin ilgisizliğin küçümsemenin dışa vurumu biçiminde kendini gösteren bir aydın "oportünizminden" başka bir şey değildir.Kaldı ki İmam Cafer Buyruğu; inancın akıl alanına taşındığı aklın öne alındığı bâtıni bir zeminde köktendinci inanca bir manifesto niteliği taşıyan "Kırklar Söylencesi" ile başlar. Giderek bâtıni inancın kutsadığı nesnel evrene yönelerek bâtıni kimlikleri kurumları bunların yaşama çalışma ilkelerini açıklar. Bu kimlikler ve kurumlar aracılığıyla toplumsal yaşamın geleceğine yönelik kestirimde bulunarak sonraları Şeyh Bedreddin tarafından "Yarin dudağından gayri her şey her yerde ortak olmak için" ileri özdeyişiyle daha kesin çizgilerle açıklanan kâmil toplum projesinin ilk prototipini "Rıza Kenti" örneğiyle çarpıcı biçimde verir...
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2007 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
ISBN-10 | 9758612437 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 424 |
Anadolu Alevisi kendini yaratan "toplumsal gereksinmenin" dışına taşınarak kimliğinin ipuçlarını İslamın özkaynaklarında aramaz. Tam tersine toplumsal bilincin yerine yerleşen köktendinci "ilahi ideolojiyi"; bu ideolojinin "yere indirilmesiyle" nesnelleşen "kul kimliğini"; nesnelleşen kul kimliğinin siyasallaşmasıyla iktidara uzanmaya çalışan "teokratik kolektif kimliği" kırmak; demokrasi ve laikliği kurmak için İslamın özkaynaklarını "bâtıni" bir sorgulamaya "yatırır".Bir aydın her türlü idealizmle hesaplaşmış olmanın aydınlığında durarak; Buyruk gibi "tasavvufla" kutsanmış bir yapıtı "kirli" görmek hakkına sahip değildir. Daha doğrusu böylesi bir yaklaşım içerisine girmek güçsüzlüğün birikim eksikliğinin ilgisizliğin küçümsemenin dışa vurumu biçiminde kendini gösteren bir aydın "oportünizminden" başka bir şey değildir.Kaldı ki İmam Cafer Buyruğu; inancın akıl alanına taşındığı aklın öne alındığı bâtıni bir zeminde köktendinci inanca bir manifesto niteliği taşıyan "Kırklar Söylencesi" ile başlar. Giderek bâtıni inancın kutsadığı nesnel evrene yönelerek bâtıni kimlikleri kurumları bunların yaşama çalışma ilkelerini açıklar. Bu kimlikler ve kurumlar aracılığıyla toplumsal yaşamın geleceğine yönelik kestirimde bulunarak sonraları Şeyh Bedreddin tarafından "Yarin dudağından gayri her şey her yerde ortak olmak için" ileri özdeyişiyle daha kesin çizgilerle açıklanan kâmil toplum projesinin ilk prototipini "Rıza Kenti" örneğiyle çarpıcı biçimde verir...
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2007 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
ISBN-10 | 9758612437 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 424 |