Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol
Sepetim
Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Uluslararası Antlaşmaların İç Hukukta Doğrudan Uygulanması
%7 
150,00 TL
139,50 TL

Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Uluslararası Antlaşmaların İç Hukukta Doğrudan Uygulanması

Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Uluslararası Antlaşmaların İç Hukukta Doğrudan Uygulanması

%7 
150,00 TL
139,50 TL
%7 
150,00 TL
139,50 TL
Kazancınız:10,50

Tükendi

Gelince Haber Ver
Kitap Açıklaması

İkinci Dünya Savaşı sonrasında insan hakları alanındaki gelişmelerin neticesinde ortaya çıkan çok uluslu ve uluslararası oluşumlar geleneksel egemenlik anlayışının değişmesine sebep olmuşlardır. Geleneksel egemenlik anlayışında egemenliğin mutlak sahibi ulus devlettir; hiçbir şartta egemenlik sınırlandırılamamakta ve devredilememektedir. Bu yeni oluşan egemenlik anlayışında içeride insan hakları dışarıda ise uluslararası ya da uluslar-üstü oluşumlar egemenliği sınırlandırabilmektedirler. Günümüzün modern anayasalarının hemen hepsinde insan hakları kendine yer bulmakta egemenliği sınırlandıran bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası platformda ise örneğin; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Birliği gibi oluşumlar egemenliği sınırlandıran ulus devlet yerine egemenliği kullanabilen yapılar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Gerek yükselen değer insan hakları gerekse uluslararası/uluslar-üstü oluşumlar eliyle egemenliğin sınırlandırılması/devredilmesi anlayışının yaygınlaşması uluslararası hukukun bir süjesi olan Ülkemizi de etkilemiştir. Ülkemizin; 1945 yılında Birleşmiş Milletler Şartı nı imzalaması ve arkasından da 1948 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi nin kabulü yönünde oy kullanması bu etkinin birer göstergesidir. Yine Ülkemiz Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ni 1950 yılında imzalamıştır. Bunlara ilave olarak insan hakları 1961 ve 1982 anayasalarında -temel haklar ve ödevler- başlığı altında kendine yer bulmuştur. Bu kapsamda en önemli gelişme Ülkemizin Avrupa Birliği ne üyelik için müracaatta bulunmuş olmasıdır. Bu müracaatın sonucu olarak tam üyelik için başlatılan müzakerelerin 2014 yılında tam üyelikle sonuçlanması beklenmektedir. Yaşanan bu gelişmeler ve Avrupa Birliği nin itici etkisiyle birçok alanda reformlar yapılması zorunluluğu doğmuştur. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ni Ülkemizin onaylaması arkasından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne bireysel başvuru hakkının kabul edilmesi Sözleşme de kabul edilen haklar açısından öngörülen korumanın gereği gibi sağlanmasını gerektirmiştir. Avrupa Birliği tarafından istenilen reformların yapılması ve Sözleşme de sayılan hakların korunmasının sağlanması amacıyla iç hukuk hükümlerinin sözleşmeye uygun hale getirilmesi çalışmaları kapsamında Anayasa ve kanunlarda birçok değişiklikler yapılmıştır. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmaların iç hukukta doğrudan uygulanmasını amaçlayan düzenleme 2001 yılında yapılan Anayasa değişikliklerinde de gündeme geldiyse de bu yöndeki hüküm 2004 yılında Anayasa nın 90. maddesine eklenen son fıkrayla anayasal düzeyde pozitif hukuka girmiştir. Bu yeni düzenleme uluslararası antlaşmaların iç hukuktaki yeri konusundaki süregelen tartışmaları bitirmediği gibi tartışmaları yeni bir boyuta da taşımıştır. Bu tartışmalar insan haklarına ilişkin antlaşmaların kanunlar hiyerarşisindeki yeri ekseninde yoğunluk kazanmaktadır. Kimi yazarlar bu yeni düzenleme ile insan haklarına ilişkin uluslararası antlaşmaların kanunların üzerinde Anayasa nın altında bir konuma oturtulduğunu kimi yazarlar ise bu tür antlaşmaların Anayasa değerinde hatta Anayasa nın da üzerinde olduğunu söylemişlerdir. Elimizdeki bu eserde genel olarak uluslararası antlaşmaların iç hukuktaki yerini belirledikten sonra özelde de bu yeni düzenlemeyle kanun koyucunun ne amaçladığı bu düzenlemenin kapsama alanının genişliği hangi durumlarda ve kimler tarafından uygulanacağı; uygulama yapılırken nelere dikkat edilmesi gerektiği hususlarında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş; uygulamadan örneklerle de çalışma zenginleştirilmiştir. Doktrinde yer alan görüşler ile uygulayıcı konumundaki mahkemelerin içtihatlarını bünyesinde toplayan bu çalışma özünde akademik bir çalışma olmakla birlikte uygulayıcılara da yol gösterici niteliktedir.

Kitap Özellikleri
Basım Yılı2010
Baskı1
Cilt DurumuKarton Kapak
DilTürkçe
Ebat16 x 24
ISBN-106054378647
Kağıt Türü1. Hm. Kağıt
Sayfa Sayısı142
favorilerime ekle
Kitap Açıklaması

İkinci Dünya Savaşı sonrasında insan hakları alanındaki gelişmelerin neticesinde ortaya çıkan çok uluslu ve uluslararası oluşumlar geleneksel egemenlik anlayışının değişmesine sebep olmuşlardır. Geleneksel egemenlik anlayışında egemenliğin mutlak sahibi ulus devlettir; hiçbir şartta egemenlik sınırlandırılamamakta ve devredilememektedir. Bu yeni oluşan egemenlik anlayışında içeride insan hakları dışarıda ise uluslararası ya da uluslar-üstü oluşumlar egemenliği sınırlandırabilmektedirler. Günümüzün modern anayasalarının hemen hepsinde insan hakları kendine yer bulmakta egemenliği sınırlandıran bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası platformda ise örneğin; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Birliği gibi oluşumlar egemenliği sınırlandıran ulus devlet yerine egemenliği kullanabilen yapılar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Gerek yükselen değer insan hakları gerekse uluslararası/uluslar-üstü oluşumlar eliyle egemenliğin sınırlandırılması/devredilmesi anlayışının yaygınlaşması uluslararası hukukun bir süjesi olan Ülkemizi de etkilemiştir. Ülkemizin; 1945 yılında Birleşmiş Milletler Şartı nı imzalaması ve arkasından da 1948 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi nin kabulü yönünde oy kullanması bu etkinin birer göstergesidir. Yine Ülkemiz Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ni 1950 yılında imzalamıştır. Bunlara ilave olarak insan hakları 1961 ve 1982 anayasalarında -temel haklar ve ödevler- başlığı altında kendine yer bulmuştur. Bu kapsamda en önemli gelişme Ülkemizin Avrupa Birliği ne üyelik için müracaatta bulunmuş olmasıdır. Bu müracaatın sonucu olarak tam üyelik için başlatılan müzakerelerin 2014 yılında tam üyelikle sonuçlanması beklenmektedir. Yaşanan bu gelişmeler ve Avrupa Birliği nin itici etkisiyle birçok alanda reformlar yapılması zorunluluğu doğmuştur. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ni Ülkemizin onaylaması arkasından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne bireysel başvuru hakkının kabul edilmesi Sözleşme de kabul edilen haklar açısından öngörülen korumanın gereği gibi sağlanmasını gerektirmiştir. Avrupa Birliği tarafından istenilen reformların yapılması ve Sözleşme de sayılan hakların korunmasının sağlanması amacıyla iç hukuk hükümlerinin sözleşmeye uygun hale getirilmesi çalışmaları kapsamında Anayasa ve kanunlarda birçok değişiklikler yapılmıştır. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmaların iç hukukta doğrudan uygulanmasını amaçlayan düzenleme 2001 yılında yapılan Anayasa değişikliklerinde de gündeme geldiyse de bu yöndeki hüküm 2004 yılında Anayasa nın 90. maddesine eklenen son fıkrayla anayasal düzeyde pozitif hukuka girmiştir. Bu yeni düzenleme uluslararası antlaşmaların iç hukuktaki yeri konusundaki süregelen tartışmaları bitirmediği gibi tartışmaları yeni bir boyuta da taşımıştır. Bu tartışmalar insan haklarına ilişkin antlaşmaların kanunlar hiyerarşisindeki yeri ekseninde yoğunluk kazanmaktadır. Kimi yazarlar bu yeni düzenleme ile insan haklarına ilişkin uluslararası antlaşmaların kanunların üzerinde Anayasa nın altında bir konuma oturtulduğunu kimi yazarlar ise bu tür antlaşmaların Anayasa değerinde hatta Anayasa nın da üzerinde olduğunu söylemişlerdir. Elimizdeki bu eserde genel olarak uluslararası antlaşmaların iç hukuktaki yerini belirledikten sonra özelde de bu yeni düzenlemeyle kanun koyucunun ne amaçladığı bu düzenlemenin kapsama alanının genişliği hangi durumlarda ve kimler tarafından uygulanacağı; uygulama yapılırken nelere dikkat edilmesi gerektiği hususlarında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş; uygulamadan örneklerle de çalışma zenginleştirilmiştir. Doktrinde yer alan görüşler ile uygulayıcı konumundaki mahkemelerin içtihatlarını bünyesinde toplayan bu çalışma özünde akademik bir çalışma olmakla birlikte uygulayıcılara da yol gösterici niteliktedir.

Kitap Özellikleri
Basım Yılı2010
Baskı1
Cilt DurumuKarton Kapak
DilTürkçe
Ebat16 x 24
ISBN-106054378647
Kağıt Türü1. Hm. Kağıt
Sayfa Sayısı142
Çok Satanlarda Kampanya
Kitabu Afatil Lisan Dilin Afetleri Dil Belası
%50
160,00 TL
80,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Yaşamak
%50
160,00 TL
80,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Dirilt Kalbini
%40
190,00 TL
114,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Galip Bergusi Seti 3 Kitap
%34
575,00 TL
379,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Zamanın Kıymeti (Pratik Baskı)
%25
140,00 TL
105,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Gerçek Tıp
%30
280,00 TL
196,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Algı Yönetimi ve Manipülasyon
%38
290,00 TL
179,80 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Benzer Ürünler
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
%2
395,00 TL
387,03 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Hukuk Felsefesi Dersi Soru ve Yanıtları
%16
140,00 TL
117,60 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Olgularla Çocuk Hukukuna Yaklaşım
%5
250,00 TL
237,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Arapça Çeviri Kılavuzu
%30
250,00 TL
175,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Uluslararası Örgütlerin Sorumluluğu
%36
75,00 TL
48,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Genel Hukuk Tarihi
%31
300,00 TL
207,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi
%31
200,00 TL
138,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Anayasa Hukuku Soru Kitabı
%2
200,00 TL
196,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Vergi Ceza Hukuku
%2
375,00 TL
367,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.