Tükendi
Gelince Haber VerMekânlar sadece taşla betonla demirle varedilmez. Korkular başta olmak üzere psikososyal haller de mekân kurucudur. Genelde metropoller özelde İstanbul korku ortamlarıdır ve bu anlamda korku kişisel değil toplumsal bir kaygıdır. Öyleyse mekânın toplumsallığından ve zorunlu olarak da siyasallığından konuşmak gerekir. Mekânda korkulur mekândan korkulur. Mekânda sıkılınır mekândan sıkılınır. Bu haller de mekânda dışavurulur. Mekânı korkutmayacak hale getirmek için düşsel ve gerçek otoriteler tesis edilir. Dolayısıyla aşınmayacak kadar sıkı bir güvenlik düzeni arzulanır bir disiplin rejimi inşa etmek için uğraşılır.
İstanbullular en azından 18. yüzyıldan başlayarak korkmak için hiçbir fırsatı kaçırmamış gibidirler. Kadın toplumsal kimliğindeki değişimlerden otoritelerin protesto edilmesinden kadın erkek mesire yerlerinde özgürce dolaşmaktan kentteki yer ve sokak adlarından kentsel ortamın çirkinleşmesinden kente yeni göçmenlerin gelişinden ötekileştirilen eski yeni her güç odağından örneğin Bizans'tan Batı'dan hatta doğadan ve tarih yazmaktan korkulur. Hepsinin ardında da toplumsal "porozite korkusu" yatar. Kişilerin kentsel konum ve statülerini değiştirmelerinden insanların ait oldukları yer ve toplumsallıklara sabitlenmeyip özgürleşmelerinden öznelerin daha önce deneyimlemedikleri sulara enginlere açılmasından endişe edilir. Korkularla paralize olunur; okurken size de çok tanıdık gelecek birçok ketlenme böyle oluşur. Bu kitap iki yüzyıldır kılıktan kılığa girerek metropoliten mekânı tanımlamayı hâlâ sürdüren bir psikososyal ortamda nasıl bir "korkular imparatorluğu" inşa edildiğini tartışıyor.
Barkod | 9786053162643 |
Basım Yılı | 2022 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 432 |
Mekânlar sadece taşla betonla demirle varedilmez. Korkular başta olmak üzere psikososyal haller de mekân kurucudur. Genelde metropoller özelde İstanbul korku ortamlarıdır ve bu anlamda korku kişisel değil toplumsal bir kaygıdır. Öyleyse mekânın toplumsallığından ve zorunlu olarak da siyasallığından konuşmak gerekir. Mekânda korkulur mekândan korkulur. Mekânda sıkılınır mekândan sıkılınır. Bu haller de mekânda dışavurulur. Mekânı korkutmayacak hale getirmek için düşsel ve gerçek otoriteler tesis edilir. Dolayısıyla aşınmayacak kadar sıkı bir güvenlik düzeni arzulanır bir disiplin rejimi inşa etmek için uğraşılır.
İstanbullular en azından 18. yüzyıldan başlayarak korkmak için hiçbir fırsatı kaçırmamış gibidirler. Kadın toplumsal kimliğindeki değişimlerden otoritelerin protesto edilmesinden kadın erkek mesire yerlerinde özgürce dolaşmaktan kentteki yer ve sokak adlarından kentsel ortamın çirkinleşmesinden kente yeni göçmenlerin gelişinden ötekileştirilen eski yeni her güç odağından örneğin Bizans'tan Batı'dan hatta doğadan ve tarih yazmaktan korkulur. Hepsinin ardında da toplumsal "porozite korkusu" yatar. Kişilerin kentsel konum ve statülerini değiştirmelerinden insanların ait oldukları yer ve toplumsallıklara sabitlenmeyip özgürleşmelerinden öznelerin daha önce deneyimlemedikleri sulara enginlere açılmasından endişe edilir. Korkularla paralize olunur; okurken size de çok tanıdık gelecek birçok ketlenme böyle oluşur. Bu kitap iki yüzyıldır kılıktan kılığa girerek metropoliten mekânı tanımlamayı hâlâ sürdüren bir psikososyal ortamda nasıl bir "korkular imparatorluğu" inşa edildiğini tartışıyor.
Barkod | 9786053162643 |
Basım Yılı | 2022 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 432 |