Tükendi
Gelince Haber VerBilimin izindeki rengârenk sayfalar çoğalıyor neşe dağıtmaya devam ediyor. Bilim Apartmanı ve Matematik Parkı'ndan sonraki durağımız Işık ve Ses Müzesi. İçerisi yine dopdolu: dalga makinesi puslu labirent konuşkan yaylar görülebilen sesler fısıltı çanağı el yapımı gökkuşağı... Ohoo say say bitmez. Her köşede başka bir keşif başka bir eğlence. Ah az daha unutuyorduk. Duvarlardan birine yansıyan dinozor gölgesine ne demeli? Evet belki kıkırdayan kocaman bir dinozor da görürüz bu müzede. Haydi içeri gelin.
Bugün müzeye gezi var...
Işık ve Ses Müzesini ziyarete gelen dört arkadaş Limon Narçiçeği Şıpşıp ve Misket biletlerini aldıktan sonra heyecanla kapıya yöneldiler. Sergileri görmek için sabırsızlanıyorlardı. Onları müze girişinde bir köpek karşıladı. Adı Çeyrek olan bu sevimli köpek uzun zamandır burada yaşıyordu. Müzeyi gezenlere eşlik ediyordu...
Labirentteki saklambaç oyunundan sonra sıra gölgeleri keşfetmeye geldi. Duvarda farklı şekillerde durarak poz vermiş kişilerin fotoğrafları vardı. Çocuklar bu fotoğraflardan birindeki gibi poz vermek için uğraştılar ve sonunda başardılar. Hepsinin gölgelerinin birleşiminden dinozor şeklinde bir gölge oluştu ve kahkahalar havada uçuştu.
Işık kaynağından çıkan ışık ışınları insanların içinden geçemez. Bu nedenle diğer tarafta karanlık bir alan oluşur. Bu karanlık alana gölge denir. Gölge ışığı geçirmeyen nesnenin izdüşümüdür. Farklı nesnelerin gölgelerinin birleşiminden farklı şekillerde gölgeler oluşabilir.
Duruşun fotoğraftakine benzediğinde
Şaşıracaksın duvardaki gölgeye.
Karanlık salondan çıktıktan sonra apaydınlık bir yere geldiler. Çeyrek çok heyecanlıydı durmadan hoplayıp zıplıyordu. Nedenini hemen anladılar. Bu salon küçüklü büyüklü rengârenk toplarla doluydu. Belli ki Çeyrek top oynamaktan çok hoşlanıyordu. Çocuklar buradaki renk çarklarını çevirmeye başladı. O sırada Çeyrek'in oynadığı toplardan biri dışarı kaçıverdi.
Işık ışınları nesnelerden yansır ya da nesneler tarafından emilir. Bir nesne tüm renklerdeki ışık ışınlarını yansıtıyorsa beyaz görünür. Renk çarkı hızla döndürüldüğünde renkleri ayrı ayrı değil de birleşmiş gibi yani beyaz olarak görürüz. Eğer nesneler bazı renkleri yansıtıp bazılarını emiyorsa onları renkli görürüz. Örneğin kırmızı bir top yalnızca kırmızıyı yansıtır; turuncu sarı yeşil mavi lacivert ve mor renkteki ışınları emer. Bu da topu kırmızı görmemizi sağlar. Eğer bir nesne tüm renklerdeki ışık ışınlarını emiyorsa siyah görünür.
Renk çarklarını çevir
Tüm renkler birleşir
Böylece beyaz belirir.
Çeyrek ve çocuklar kaçan topu buldukları yerde kocaman gözlerle karşılaştılar. Burada gizli kameralar ve ekranların bulunduğu büyük bir model aracılığıyla görme olayının nasıl gerçekleştiği gösteriliyordu. Misket ve Çeyrek gözlerden beyne giden tünellerde ilerlemeye başladı. Narçiçeği'yse beyne çoktan ulaşmıştı. Bu sırada Limon çiçek heykelinin arkasında durup görüntüye giriverdi.
Işık sayesinde görürüz. Bir nesneye düşen ışık ondan yansır ve göze ulaşır. Gözün ön bölümündeki saydam tabakadan göz bebeği adı verilen açıklıktan ve gözün içindeki mercekten geçer. Işık saydam tabakadan ve mercekten geçtiği sırada kırılır. Gözün arka tarafındaki ağtabakaya ulaşır. Burada nesnenin ters görüntüsü oluşur. Ağtabaka bu görüntüyü beynin algılayabileceği elektriksel uyarılara dönüştürür. Bu uyarılar görme sinirleri aracılığıyla beyne iletilir. Beyin görüntüyü düz olarak algılar. Çiçek heykelinin görüntüsünün beyinde oluşması görmenin gerçekleştiğini temsil eder.
Giderken gözden beyne
Dikkat et görüntülere.
Çocuklar ışıkla ilgili gördükleri her şeyden çok etkilenmişlerdi. Peki sesle ilgili onları neler bekliyordu? Merakla çevreye bakarken upuzun bir yay gördüler. Yerde de bir pedallı tokmak vardı. Bu tokmak yayın ucuna vurmaya yarıyordu. Şıpşıp vuruş yaptığında yay boyunca ilerleyen bir hareket oluştu. Çocuklar yaydaki bu hareketin ses dalgalarının ilerleyişini gösterdiğini henüz bilmiyorlardı.
Pedala basıldığında tokmak yayın ucuna çarpar ve yaya bir enerji aktarılır. Yayın ucunda bir sıkışma ve bir gevşeme oluşur. Bu bir tür dalga hareketidir. Oluşan dalga yay boyunca ilerler.
Ses de bir tür enerjidir. Titreşim sonucu oluşur. Bu titreşim havadaki parçacıkları titreştirir. Birbirine çarpan parçacıkların sıkışık ve seyrek olduğu bölgeler oluşur. Bunlar ses dalgalarıdır. Parçacıklar birbirine çarpıp birbirini ittikçe ses dalgaları yayılır. Parçacık olmayan ortamda örneğin uzay boşluğunda ses yayılamaz.
Pedallı tokmakla bir vuruş yap.
Yaydaki harekete bak.
Barkod | 9786257343442 |
Basım Yılı | 2023 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 19 x 24 |
Kağıt Türü | Kuşe Kağıt |
Sayfa Sayısı | 32 |
Bilimin izindeki rengârenk sayfalar çoğalıyor neşe dağıtmaya devam ediyor. Bilim Apartmanı ve Matematik Parkı'ndan sonraki durağımız Işık ve Ses Müzesi. İçerisi yine dopdolu: dalga makinesi puslu labirent konuşkan yaylar görülebilen sesler fısıltı çanağı el yapımı gökkuşağı... Ohoo say say bitmez. Her köşede başka bir keşif başka bir eğlence. Ah az daha unutuyorduk. Duvarlardan birine yansıyan dinozor gölgesine ne demeli? Evet belki kıkırdayan kocaman bir dinozor da görürüz bu müzede. Haydi içeri gelin.
Bugün müzeye gezi var...
Işık ve Ses Müzesini ziyarete gelen dört arkadaş Limon Narçiçeği Şıpşıp ve Misket biletlerini aldıktan sonra heyecanla kapıya yöneldiler. Sergileri görmek için sabırsızlanıyorlardı. Onları müze girişinde bir köpek karşıladı. Adı Çeyrek olan bu sevimli köpek uzun zamandır burada yaşıyordu. Müzeyi gezenlere eşlik ediyordu...
Labirentteki saklambaç oyunundan sonra sıra gölgeleri keşfetmeye geldi. Duvarda farklı şekillerde durarak poz vermiş kişilerin fotoğrafları vardı. Çocuklar bu fotoğraflardan birindeki gibi poz vermek için uğraştılar ve sonunda başardılar. Hepsinin gölgelerinin birleşiminden dinozor şeklinde bir gölge oluştu ve kahkahalar havada uçuştu.
Işık kaynağından çıkan ışık ışınları insanların içinden geçemez. Bu nedenle diğer tarafta karanlık bir alan oluşur. Bu karanlık alana gölge denir. Gölge ışığı geçirmeyen nesnenin izdüşümüdür. Farklı nesnelerin gölgelerinin birleşiminden farklı şekillerde gölgeler oluşabilir.
Duruşun fotoğraftakine benzediğinde
Şaşıracaksın duvardaki gölgeye.
Karanlık salondan çıktıktan sonra apaydınlık bir yere geldiler. Çeyrek çok heyecanlıydı durmadan hoplayıp zıplıyordu. Nedenini hemen anladılar. Bu salon küçüklü büyüklü rengârenk toplarla doluydu. Belli ki Çeyrek top oynamaktan çok hoşlanıyordu. Çocuklar buradaki renk çarklarını çevirmeye başladı. O sırada Çeyrek'in oynadığı toplardan biri dışarı kaçıverdi.
Işık ışınları nesnelerden yansır ya da nesneler tarafından emilir. Bir nesne tüm renklerdeki ışık ışınlarını yansıtıyorsa beyaz görünür. Renk çarkı hızla döndürüldüğünde renkleri ayrı ayrı değil de birleşmiş gibi yani beyaz olarak görürüz. Eğer nesneler bazı renkleri yansıtıp bazılarını emiyorsa onları renkli görürüz. Örneğin kırmızı bir top yalnızca kırmızıyı yansıtır; turuncu sarı yeşil mavi lacivert ve mor renkteki ışınları emer. Bu da topu kırmızı görmemizi sağlar. Eğer bir nesne tüm renklerdeki ışık ışınlarını emiyorsa siyah görünür.
Renk çarklarını çevir
Tüm renkler birleşir
Böylece beyaz belirir.
Çeyrek ve çocuklar kaçan topu buldukları yerde kocaman gözlerle karşılaştılar. Burada gizli kameralar ve ekranların bulunduğu büyük bir model aracılığıyla görme olayının nasıl gerçekleştiği gösteriliyordu. Misket ve Çeyrek gözlerden beyne giden tünellerde ilerlemeye başladı. Narçiçeği'yse beyne çoktan ulaşmıştı. Bu sırada Limon çiçek heykelinin arkasında durup görüntüye giriverdi.
Işık sayesinde görürüz. Bir nesneye düşen ışık ondan yansır ve göze ulaşır. Gözün ön bölümündeki saydam tabakadan göz bebeği adı verilen açıklıktan ve gözün içindeki mercekten geçer. Işık saydam tabakadan ve mercekten geçtiği sırada kırılır. Gözün arka tarafındaki ağtabakaya ulaşır. Burada nesnenin ters görüntüsü oluşur. Ağtabaka bu görüntüyü beynin algılayabileceği elektriksel uyarılara dönüştürür. Bu uyarılar görme sinirleri aracılığıyla beyne iletilir. Beyin görüntüyü düz olarak algılar. Çiçek heykelinin görüntüsünün beyinde oluşması görmenin gerçekleştiğini temsil eder.
Giderken gözden beyne
Dikkat et görüntülere.
Çocuklar ışıkla ilgili gördükleri her şeyden çok etkilenmişlerdi. Peki sesle ilgili onları neler bekliyordu? Merakla çevreye bakarken upuzun bir yay gördüler. Yerde de bir pedallı tokmak vardı. Bu tokmak yayın ucuna vurmaya yarıyordu. Şıpşıp vuruş yaptığında yay boyunca ilerleyen bir hareket oluştu. Çocuklar yaydaki bu hareketin ses dalgalarının ilerleyişini gösterdiğini henüz bilmiyorlardı.
Pedala basıldığında tokmak yayın ucuna çarpar ve yaya bir enerji aktarılır. Yayın ucunda bir sıkışma ve bir gevşeme oluşur. Bu bir tür dalga hareketidir. Oluşan dalga yay boyunca ilerler.
Ses de bir tür enerjidir. Titreşim sonucu oluşur. Bu titreşim havadaki parçacıkları titreştirir. Birbirine çarpan parçacıkların sıkışık ve seyrek olduğu bölgeler oluşur. Bunlar ses dalgalarıdır. Parçacıklar birbirine çarpıp birbirini ittikçe ses dalgaları yayılır. Parçacık olmayan ortamda örneğin uzay boşluğunda ses yayılamaz.
Pedallı tokmakla bir vuruş yap.
Yaydaki harekete bak.
Barkod | 9786257343442 |
Basım Yılı | 2023 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 19 x 24 |
Kağıt Türü | Kuşe Kağıt |
Sayfa Sayısı | 32 |