Tükendi
Gelince Haber VerDört Kapı Kırk Makam "aşka âşık olan âşığın" aşk yolunu anlatır: "Aşk yolu" bir "eğitim yolu"dur ve Aleviler-Bektaşiler bu eğitim yolunun "yolcuları"dır. "Aşk" işte bu yolculukta yolcularca "yutulan" zamanın "çocuğudur". Bu bağlamda Alevilik-Bektaşilik din değil bir "aşk"tır: O zaman soralım aşk nedir diye. Aşk Aleviliğin-Bektaşiliğin "anayasası" olarak algılayabileceğimiz "varoluş çevrimi"nin gerçekleşme bu çevrimi "bilgiye dönüştüren" Dört Kapı Kırk Makam eğittim programının gerçekleştirilme "nedeni"dir: Nedenler "gizlenmeyi sever"; aşk her şeyin varlığa gelme ya da bir şeyi "nesnelleştirme" nedeni olduğuna göre o da gizlenmeyi sever yani "sır"dır. Aşkın hallerini deneyim konusu yaptığımızda "hazır" olarak verilenin ya da "belletilenin" dışında kesinlikle "kendimize rastlayacağız". Önce "yabancı" geleceğiz kendimiz kendimize. Biliyorsunuz hakikat "hayretten" ibarettir; hayret kendini hissettirecek tıpkı bir kedi gördüğünde "miyav miyav" diye haykıran bir çocuk gibi "bağırmak" gelecek içimizden; yaşını-başını almış insanlarız doğal olarak utanacağız. "Demek ki" diyeceğiz "ya çocuk olacağız ya da çocuktaki coşkuyu yaratacak denli âşık" Âşık olmak "bilinci yoklamak" anlamına gelir: Bilinci yoklamayan âşıklık "kolay"ı anlatır. Biz biliyoruz ki "kolay güzel değildir"; her zaman "zor güzeldir" demek de doğru olmayabilir; "güzel" ayrımına varamadığımız herhangi bir yerde ya da yanı başımızdadır sakındığımız yerdedir suçladığımız mekândadır günahkâr kabul ettiğimiz şeyin içindedir. Öyleyse: Her insanın yaşamı "somut" olarak algılanmalı ve her insanın yaşamından "aşk devşirilmelidir". Demek ki insan "âşık olmak için yaşar" ya da "yaşamak için âşık olur". İnsan kendisinin ve doğanın "dâhisi olmak" istiyorsa "âşık olmak" durumundadır. Kişi kendisinin "dâhisi" olursa kendi "denetiminin" doğanın "dâhisi" olursa doğanın "denetiminin" dışına çıkar. Bu "tehlikeli bir serüvendir"; ama böylesi bir serüvenin kahramanı olmak isteriz. Dört Kapı Kırk Makam sürecinde aşk "bilme"yle elde edilen bir eğilimdir ve kişiyi aşağıdan daha cahil durumdan yukarıya daha bilgili duruma yükselten "içsel eğilim"dir. Böylesi bir tasarımda aşk bir "insanlaşma ortamı"dır; orada insan kendini bulur keşfeder. Başkasına -bu başkası Tanrı'dır- ulaşmanın yollarını arar bulur. Aşk insan olabilmek için gerçek bir "kaçınılmazlıktır"; kendini ve dünyayı yeniden kurmaya çalışan insan için zorunlu bir etkinliktir. Ruh ve beden bütünlüğünden daha geniş ve çerçeveli olarak algılanan tanrısal bütünlüğe ulaşmaktır. Aşk gerçek bireyden "dünyaya açıldığımız" yerdir: Bu anlamda "eşiktir".
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2014 |
Baskı | 2 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
ISBN-10 | 9758612970 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 339 |
Dört Kapı Kırk Makam "aşka âşık olan âşığın" aşk yolunu anlatır: "Aşk yolu" bir "eğitim yolu"dur ve Aleviler-Bektaşiler bu eğitim yolunun "yolcuları"dır. "Aşk" işte bu yolculukta yolcularca "yutulan" zamanın "çocuğudur". Bu bağlamda Alevilik-Bektaşilik din değil bir "aşk"tır: O zaman soralım aşk nedir diye. Aşk Aleviliğin-Bektaşiliğin "anayasası" olarak algılayabileceğimiz "varoluş çevrimi"nin gerçekleşme bu çevrimi "bilgiye dönüştüren" Dört Kapı Kırk Makam eğittim programının gerçekleştirilme "nedeni"dir: Nedenler "gizlenmeyi sever"; aşk her şeyin varlığa gelme ya da bir şeyi "nesnelleştirme" nedeni olduğuna göre o da gizlenmeyi sever yani "sır"dır. Aşkın hallerini deneyim konusu yaptığımızda "hazır" olarak verilenin ya da "belletilenin" dışında kesinlikle "kendimize rastlayacağız". Önce "yabancı" geleceğiz kendimiz kendimize. Biliyorsunuz hakikat "hayretten" ibarettir; hayret kendini hissettirecek tıpkı bir kedi gördüğünde "miyav miyav" diye haykıran bir çocuk gibi "bağırmak" gelecek içimizden; yaşını-başını almış insanlarız doğal olarak utanacağız. "Demek ki" diyeceğiz "ya çocuk olacağız ya da çocuktaki coşkuyu yaratacak denli âşık" Âşık olmak "bilinci yoklamak" anlamına gelir: Bilinci yoklamayan âşıklık "kolay"ı anlatır. Biz biliyoruz ki "kolay güzel değildir"; her zaman "zor güzeldir" demek de doğru olmayabilir; "güzel" ayrımına varamadığımız herhangi bir yerde ya da yanı başımızdadır sakındığımız yerdedir suçladığımız mekândadır günahkâr kabul ettiğimiz şeyin içindedir. Öyleyse: Her insanın yaşamı "somut" olarak algılanmalı ve her insanın yaşamından "aşk devşirilmelidir". Demek ki insan "âşık olmak için yaşar" ya da "yaşamak için âşık olur". İnsan kendisinin ve doğanın "dâhisi olmak" istiyorsa "âşık olmak" durumundadır. Kişi kendisinin "dâhisi" olursa kendi "denetiminin" doğanın "dâhisi" olursa doğanın "denetiminin" dışına çıkar. Bu "tehlikeli bir serüvendir"; ama böylesi bir serüvenin kahramanı olmak isteriz. Dört Kapı Kırk Makam sürecinde aşk "bilme"yle elde edilen bir eğilimdir ve kişiyi aşağıdan daha cahil durumdan yukarıya daha bilgili duruma yükselten "içsel eğilim"dir. Böylesi bir tasarımda aşk bir "insanlaşma ortamı"dır; orada insan kendini bulur keşfeder. Başkasına -bu başkası Tanrı'dır- ulaşmanın yollarını arar bulur. Aşk insan olabilmek için gerçek bir "kaçınılmazlıktır"; kendini ve dünyayı yeniden kurmaya çalışan insan için zorunlu bir etkinliktir. Ruh ve beden bütünlüğünden daha geniş ve çerçeveli olarak algılanan tanrısal bütünlüğe ulaşmaktır. Aşk gerçek bireyden "dünyaya açıldığımız" yerdir: Bu anlamda "eşiktir".
Kitap ÖzellikleriBasım Yılı | 2014 |
Baskı | 2 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
ISBN-10 | 9758612970 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 339 |