Bu kitap teknolojinin desteğini arkasına alan endüstriyel çağın rekabete dayalı insani yaşamı maruz bıraktığı stres bunalım baskılanma ve yabancılaşmaya; bütün bu süreç içerisinde insanın kendiliğe ideal bir yaşam ve ideal bir toplumun tesis edilmesine dair anlam oluşturma kaygılarına Marcuse perspektifinden bakılmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Nitekim Marcuse'un radikal öznellik özgürlük ve insan bilincinin dönüştürücü potansiyeline ilişkin keşifleri bireye sürekli gelişen bir dünyada eleştirel düşünce ve eyleme özgün bir perspektif sunabilir. Bu perspektif Marcuse'ün yaşamı ve entelektüel kariyeri boyunca sosyal adalete ilişkin kaygılarını insan özgürlüğünün sınırlarını keşfetme arzusunu ve eleştirel teorinin daha adil ve eşitlikçi bir topluma giden yolu aydınlatma gücüne olan inancını geleneksel bilgeliğe meydan okuyan tavrını seslendirirken okuyucuyu bilincini özgürleştirmeye sorgulamaya ve insan varoluşu için yeni olasılıklar tasavvur etmeye davet eder.